Doğayla bütünleşen mimari tasarım anlayışının en önemli örneklerinden biri. Hüsmen Ersöz'ün mimari proje müellifi olduğu alternatif eğitim ve üretim merkezi.
1997 yılında Kemer Country ile yaptığı işlerin durması ve bürosunu kapatmak üzereyken, Latife Tekin'in davetiyle Gümüşlük'e gitmiştir. Yanında bir çizim masası ve bir hamakla yola koyulmuştur.
Akademi'ye ilk gittiğinde Ahmet Filmer ile tanışmış ve aralarında bir sempati oluşmuştur. Önce kendi yaşam alanı olan, Latife Tekin'in "teneke ev" dediği yapıyı inşa etmiştir.
Arazi eğimini değerlendirirken hiçbir harita çalışması yapılmamış, kotları kendi imkanlarıyla çıkarmıştır. Planı araziye sabitlememiş olmanın avantajını kullanarak yerinde değişiklikler yapabilmiştir.
Arazideki ağaçları ve doğal kaya oluşumlarını dikkate almaya özen göstermiş, kayaları korumak için binayı kaydırabilmiştir. Binaların doğanın içinde kaybolmasını sevdiğini belirtmiştir.
Betonarme plak ile heyecan verici çatının duvarla kesintisiz birleşmesi bütünlük duygusu verir.
Konutların dış kaplamasında ilk defa kullanılan keyifli malzeme seçimi.
Aralarındaki boşluğu tasarlama anlayışı ile prizmatik formlar dinamizm kazandırır.
Kendi yaşam alanı olarak inşa edilen, kutu profillerden karkas kurulup sac plakalarla tamamlanan yapı.
Para bulunduktan sonra inşa edilen, akademinin merkezi yapılarından biri.
İnşaat süreci yorucu geçmiş, müteahhitin devreye girmesiyle başlangıçtaki bazı hayallerin suya düştüğü ancak yine de yapmak istediklerini iyi yaptırdığı belirtilmiştir.
Malzeme tercihlerinde sorunlar yaşanmıştır. Arazide çok fazla yürüyüş yaparak ve eskizler çizerek çevreyi anlamaya çalışmış, bu özgürlük duygusunu projeye yansıtmıştır.
Hüsmen Ersöz, Gümüşlük Akademisi projesinin kendisi için çok hoş bir mimari deneyim olduğunu, çok kafa yorarak tasarladığını ve hala en sevdiği binası olduğunu ifade etmiştir.
Projenin adına yakışır bir görünüm kazandığını ve alternatif bir eğitim ve üretim merkezi için iyi bir proje olduğunu belirtmiştir.
"Kolay ele geçmeyecek bir fırsat olduğunu, çok kafa yorarak tasarladığını ve hala en sevdiği binası olduğunu belirtmiştir."
Latife Tekin'in ve Emre'nin projeye sahip çıkmasının ve kendini adamış insanların varlığının bu tür işlerin sürdürülebilirliği açısından önemini vurgulamıştır.